Göz doktoru icat etti, ana dili gibi konuşan Türkler anlattı! İşte Esperanto’nun sırrı

Fazilet Şenol fazilet.senol@milliyet.com.tr

04.02.2023 – 06:38 | Son Güncellenme: 04.02.2023 – 09:42

https://www.milliyet.com.tr/gundem/goz-doktoru-icat-etti-ana-dili-gibi-konusan-turkler-anlatti-iste-esperantonun-sirri-6894932

#Esperanto #Yapay Dil #Zamenhof

Hangi milletten ve hangi ırktan olduğu fark etmeksizin dünya üzerindeki herkesin konuşabildiği bir dil yaratma fikriyle ortaya çıkan yapay dil Esperanto’yu günümüzde yaklaşık 1,5 milyon kişi konuşuyor. Öyle ki bu dili ana dili gibi kullananlar bile var. Yalnızca 16 kurala sahip ve Türkiye’den pek çok kişinin öğrenip konuştuğu Esperanto’yu, “Türkçeye benzeyen yanları var” diyen Türk esperantistlerden dinledik.

İngiliz yazar J. R. R. Tolkien’in kitabından uyarlanan ‘The Lord of the Rings’ (Yüzüklerin Efendisi) serisinin ilk filmi, vizyona girdiği 2001 yılından günümüze kadar uzanan büyük bir başarıya imza attı. Milenyum çağının henüz başlarında yayınlanan efsanevi seride ise Tolkien’in kurgusal evreninde oluşturduğu Elf’lerin, Ork’ların, Cüceler’in lisanı ve Sauron’un ‘Karanlık Dil’i tüm dikkatleri üzerine çekmişti. Bunu, peşinden ‘Game Of Thrones’ (Taht Oyunları) dizisi için yaratılan Valyrian ve Dothraki dilleri takip etti. Hatta iş öyle bir seviyeye geldi ki binlerce kişi o dilleri öğrenip konuşmayı istedi. Büyük ses getiren yapımlar ve oluşturdukları yapay diller elbette tarihte bir ilk değil. Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Osmanlı topraklarında ilk yapay dillerden biri olan ‘Baleybelen’ 16. yüzyıl şairlerinden Muhyî tarafından oluşturulmuştu. Batı’da da yapma dil çalışmalarının en bilinen ve somut ilk örneklerinden Esperanto ise Polonyalı göz doktoru Ludwik Lejzer Zamenhof tarafından 1887 yılında meydana getirildi.

ÖĞRENMESİ ÇOK KOLAY

Öğrenmesi çok kolay olduğu için günümüzde yaklaşık 1,5 milyon insanın konuştuğu bir dil haline gelen Esperanto ‘en yaygın kullanılan yapay dil’ unvanını elinde bulunduruyor. Türkiye’de de Esperanto konuşan ve ilgilenen kişilerin sayısı bir hayli fazla. Öyle ki sosyal medya platformları üzerinden tanışıp çeşitli kongrelere katılarak dili aktif olarak kullananlar da mevcut. Esperanto’yla tanışma hikâyesini, “Dil hem herkese hem de hiç kimseye aitti” diyerek anlatan 23 yaşındaki esperantist Utku Özdemir şu ifadelere yer verdi:

‘HİÇBİR KÜLTÜRE AİT OLMAYAN HÜMANİST BİR DİL’

Online dil eğitim uygulamalarından Esperanto’yu öğrenmeye başladığını dile getiren Özdemir, Avrupa’daki, Amerika’daki, Asya’daki esperantistlerle de tanışıp böylece sosyal çevre edindiğini belirtti. Esperanto’yu düzenli ve aktif olarak kullandığını hatta derin politik ve felsefi mevzuları Esperanto’yla anlatabildiğini de ekledi. Utku Özdemir hiçbir kültüre ait olmayan dilin tüm dünya tarafından kabul edilmemesinin nedenini ise şöyle aktardı:

Esperanto bayrağı

‘TÜRKÇEYE BENZER YANLARI VAR’

Dilin gramerinin de oldukça basit olduğunu dile getiren Utku Özdemir, “Türkçede olduğu gibi ön ekler ve son eklerle kelime türetiliyor. Kelime türetme opsiyonu ezberlemeniz gereken kelime sayısını ciddi düzeyde azaltmış oluyor. Örneğin, ‘mal-‘ ön eki zıtlık eki. ‘Bona’ iyi demekse ‘Malbona’ kötü demek. Ya da ‘malsanulejo’ örneğini verebiliriz: ‘Sana’ sağlıklı, ‘malsana’ hasta, ‘malsanulo’ hasta olan kişi, ‘malsanulejo’ hasta olan kişinin bulunduğu yer yani hastane demek. Yapboz yapar gibi kendi kelimelerinizi oluşturmanız bile mümkün” dedi.

Bir diğer avantajının Türkçe gibi tamamen tek harf, tek ses prensipine sahip (fonetik) bir dil olması olduğuna dikkat çeken Özdemir, bu sebeple Esperanto öğrenmenin Almanca ya da İngilizce öğrenmeye nazaran çok daha kolay olduğunu söyledi. Utku Özdemir, “Önce Esperanto öğrenip üstüne Avrupa dillerini öğrenmeye başladığınızda daha hızlı öğrendiğinize dair bilimsel çalışmalar da mevcut” ifadelerini kullandı.

‘ÖĞRETİMİ NEREDEYSE TEŞVİK EDİLECEKTİ’

Yalnızca ilk kez biriyle konuşurken zorlandığını ancak zaman geçtikçe dile alıştığını dile getiren Utku Özdemir, Esperanto’nun tarihteki ve günümüzdeki durumuyla ilgili görüşlerini de şu şekilde paylaştı:

Esperanto’yu konuşup kongrelerine katılan ailelerin çocuklarının, bu dili ana dili gibi kullandıklarına dikkat çeken Özdemir, “Dilin ve kültürün kendisi nötr yani barışçılık, insan sevgisi dışında ortak bir ideoloji söz konusu değil. Herkes dilediği zaman topluluktan çıkmakta özgür” diye konuştu.

‘OSMANLIDA DA KONUŞULDU’

Dünyanın her yerinde bu dili konuşan başka esperantistler bulup kongrelere katılabilineceğini söyleyen esperantist Vasil Kadifeli de, “Esperanto edebiyatında binlerce çeviri ve özgün eser yanında İzlanda destanları veya Çinli yazar Lusin’in hikayeleri, hatta çizgi romanlar gibi az bilinen dillerden çeviriler bile bulunur. Doğrudan Esperanto dilinde yazan yazarlar da var. Esperanto, dünyada kültür alışverişinin dilidir” dedi.

Türkiye’de Esperanto’nun ilk defa Osmanlı döneminde Selanik’te Michel A. Arama, İstanbul’da S. Kedami, Aydın’da Mehmed Cevdet Bey, Giresun’da A. Khatenessian’ın konuştuğu bilgisini de paylaştı. Anakreon Stamatiadis önderliğinde 1920 yılımda İstanbul’da bir Esperanto cemiyeti kurulduğunu ve burada 1921’den 1924’e kadar Esperanto dilinde gazete yayımlandığına dikkat çeken Kadifeli, bu dili öğrenmek isteyenlerin ‘Esperanto Türkiye’ web sitesini ziyaret edebileceğini de aktardı.